• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Mustafa YALINÇ

2 D. GLOBAL “YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE”GÜÇ

  GİRİŞ
  
   Tüm gezegeni kaplayan yarattığımız insanlık medeniyeti Heterojen (Dağınık ve çeşitli) yapıdan daha homojen bir yapıya doğru geçiş yapmaktadır.
 
   İnsanlık tarihi boyunca insanların oluşturdukları topluluklar arasında uzun mesafeler olduğundan birbirleriyle temasları az oluyordu. Bu nedenle topluluklar arasında çok farklı lisan, dini inanç, örf, adet ve gelenek ile yaşam biçimleri geliştirilmiştir.
 
   Büyük göçler, Haçlı seferleri gibi uzun süreli ve mesafeli savaşlar, kültürler arası irtibatı sağlamışsa da yetersiz kalmıştır. Sanayi devrimi ile ulaşım ve iletişim imkânlarının artması neticesinde özellikle 20nci YY’dan itibaren ticaret ve etkileşim artmıştır.
 
   Özellikle 20nci YY sonlarında tüm dünyada iletişim devrimi yaşanmış, bilgi sıradan her insanın rahatça elindeki bir cihazla ulaşabileceği bir konuma gelmiştir. Bilginin çokluğu ve kolay ulaşılabilmesi beraberinde bilgi kirliliğini getirmiştir. Pek çok bilgi içerisinden doğru ve yararlı bilgiye ulaşabilmek halen sorun olmaktadır.
 
   Gerek devletler düzeyinde gerekse bireysel düzeyde bilgiye sahip olmak ve bilgiyi ulaştıran vasıtaları (TV. Gazete, İnternet, Telefon vs.)  kontrol etmek önemli güç unsuru haline gelmiştir.
 
   Bilginin paylaşımının artması ile medeniyetler arası iletişim ve temaslar artmıştır. Buna bağlı olarak dünyada ortak bir uygarlık yaratılması yönünde faaliyet ve gayretler artmaktadır.
 
   Avrupa Birliği bu amaçla oluşturulmuştur. Tüm Avrupa halklarını bireylerin ve toplumların sahip oldukları kültürel değerleri temel insan hak ve özgürlüklerine karşı olmadığı sürece kabul ederek, ortak bir, ekonomik, kültürel, siyasi yapıda kaynaştırmak amacı gütmektedir.
 
      Dünyada tek bir devlet kurup, bütün insanları ortak bir siyasal, sosyal, ekonomik düzen altında toplayıp, uluslararasındaki çatışmalara, savaşlara son vermek fikri ilk bakışta iyi bir düşünce gibi görünse de oluşturulan güç odaklı medeniyet ve yaşam tarzı ile ülkeler ve insanlar arasındaki gelir dağılımındaki dengesizlik her gecen gün artmaktadır. Yine Eski emperyalist yaklaşım ve aşırı ve dengesiz tüketim hırsı ile fiziki çevre tahrip edilmektedir.
 
   İnsanlık tarihi boyunca pek çok Lider bu amaçla büyük savaşlar yapmış, pek çok insanın ölmesine sebep olarak, büyük imparatorluklar kurmuşlardır. (İskender, Atilla Cengiz han, Sezar gibi ) Bu imparatorluklar, gerçekten, uzun bir müddet refah ve huzur getirmişse de insanlar arasındaki çekişmeler, hırs, gelişmelere ayak uyduramama gibi değişik nedenlerle parçalanıp tarih sahnesinden çekilmiştir.
 
  Ulus temelinde dünya hâkimiyeti için yapılan en son savaş olan 2nci dünya savaşı tüm insanlık için büyük bir tahribat yapmıştır. Avrupa da Fransız ihtilalinden sonra özellikle Napolyon savaşları ile beraber bütün savaşlarda bankacılıkla uğraşan bazı aileler servetlerini sürekli çoğaltmışlardır. 2nci dünya savaşına kadar İngiltere’yi merkez edinen bu bankerler, 2nci dünya savaşından sonra Amerika’yı merkez edinmiştir.
 
   Yaklaşık 400 yıldır dünyaya şekil vermeye çalışan bankerler. Yani finans sistemini elinde bulunduran ve onu kontrol eden aileler, gecen zaman içerisinde dünyayı kendi istedikleri şekilde kontrol edecek ve yön verecek usul ve yöntemleri geliştirerek, tüm insanlığı yağmalayıp, kendi çıkarları doğrultusunda organize etme gücünü ve başarısını elde ettiler.
 
   Oluşturulmaya çalışılan “yeni, dünya düzeninde” tüm insanlığı kontrol etmek için kullanılan ana güç “finans sistemidir” yani paradır. Kullanılan diğer güç unsurları ile usul ve yöntemler ileride ayrı bir bölüm olarak ele alınacaktır.
 
   Tüm dünya da oluşturulmaya çalışılan ve büyük oranda başarılı olan piramit şeklinde bir örgütlenme modelidir. Bu piramit şeklindeki sosyal yapı 4 katmanlıdır. Piramidin en üstünde, tüm dünyadaki finansı kontrol eden aileler ve çok uluslu şirket sahipleri yer almaktadır. Onun altında her ülkede kendi çıkarları doğrultusunda hizmet edecek aile ve guruplar, onun altında iyi eğitim görmüş, farkındalığı biraz yüksek yönetici, mühendis, bilim adamı, avukat, doktor gibi değişik mesleklerde çalışan “beyaz yakalılar diye adlandırabileceğimiz gurup bulunmaktadır. En altta ise eğitimsiz veya az eğitimli işçi ve köylüler yer almaktadır.
 
   Bu bölümde oluşturulmaya çalışılan yeni, dünya düzeni güç olgusu çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır. Bu yeni, dünya düzeninde devletlerin yapısı ve görevleri değişmiştir. Yine bu düzende insanın kendisi değişime uğramaktadır. İnsanlar arası ilişkiler, toplumsal yapı ve aile başta olmak üzere toplumu oluşturan kurumların hepsi değişmektedir.
 
 
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNİN ÖZELLİKLERİ
  
 
   Oluşturulan “yeni, dünya düzeninin” özelliklerini şöyle özetleyebiliriz.

 Ekonomik faaliyetlerin bir unsuru olarak görülen paranın eskiden 4 işlevi vardı.
 
  • Değişim aracı olma işlevi, 
  • Hesap ve değer birimi işlevi
  • Değer biriktirme ve vurgunculuk işlevi,
  • Paranın bir iktisat politikası aracı olma işlevi
  Günümüzde ise oluşturulan yeni, dünya düzeninde para bütün bu özelliklerinin yanında nitelik değiştirerek, insanları ve tüm insanlığı kontrol edip yönetmenin bir aracı haline gelmiştir.
 
  • Tüm ekonomik faaliyetler şekil ve nitelik değiştirmiştir. Global piyasa koşullarına göre çok uluslu şirketler tarafından yönetilmektedir. 
  • Yeni, dünya düzeni bir ulusun hâkimiyetine dayanmamaktadır. Bütün dünyayı kapsayan, ulus, vatan, millet kavramlarına dayanmayan, kısaca ulus devletlerin varlığına son veren yeni bir yapılanma biçimidir. 
  • Oluşturulan yeni, dünya düzeninde birkaç devlet hariç (İran, Kuzey Kore) tüm dünyada para ışık hızı ile bilgisayarın tuşlarına basarak yer değiştirmektedir. Böyle bir düzende tüm dünyadaki ulus devletlerin yönetimine (Buna ABD’leri de dâhil)  değişik finansal ve siyasal oyunlarla oluşturulan bu düzeni kontrol eden piramidin en üstündekilere hizmet edecek kişi ve guruplar getirilmektedir. 
  • Suudi Sülalesi ile yapılan bir antlaşma ile petrolü dolarla sattıkları sürece bu ülkenin başında kalacaklarına dair garanti verilmiştir. Böylece doların rezerv para haline gelmesi ve uluslararası ticarette kullanılması sağlanmıştır. 
  • Yeni bir dini inanç sistemi yaratılmıştır. Bu inanç sisteminde Tek tanrılı inanç sistemleri dâhil iyi, ahlaklı, doğaya ve çevresine saygılı insan yetiştirmeyi amaçlayan bütün inanç sistemlerini gerçek amacından saptırıp, onu tüm insanları kontrol edecek bir hüviyete büründürmüştür. (İnsanlığı kontrol etmede kullanılan yeni inanç sistemi ilerideki bölümlerde daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.) 
  • Paranın ışık hızıyla yer değiştirdiği ama insanların yer değiştiremediği bu yeni, dünya düzeninde Pek çok ulus devlet insanların karın tokluğuna çalıştığı (Yaşamını sürdürmek için mecburen) birer açık hapishane, çalışma kampı görünümündedir. 
  • İnsan hakları kavramı gerçek anlamından saptırılıp, insanları ve ülkeleri kontrol etmenin bir aracı haline getirilmiştir. (Örneğin Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlalleri görmezden gelinirken, İran’daki ihlaller hep gündemde tutulmaktadır.) 
  • Yeni, dünya düzenine hizmet ettiği sürece yani uluslararası şirketlerin çıkarlarına hizmet ettiği sürece, ülkelerin başında diktatörlerin bulunmasına ve halkına her türlü insanlık dışı muameleyi yapmasına göz yumulmaktadır. 
  • Pek çok siyasi ve askeri lider ile işadamı, sadece kendi çıkarı için değil, ülkesinin menfaatinin de bu zengin efendilerle işbirliği içerisinde çalışmakla daha iyi olacağına inandırılmıştır. 
  • İnsanlığı kontrol etmede kullanılan en önemli araçlardan birisi de, “korku dur” sürekli insanlar arası değişik, ırksal ayrımlar, inanç ve mezhep farklılıkları körüklenerek sürekli bir çatışma ortamı yaratılıp bölgesel çatışmalar ve savaşlar desteklenmektedir. Bu politikalar ile savaşan veya aralarında gerilim yaşayan her iki tarafa da kendi ürettikleri silahları satmakta böylece kendi silah sanayilerini geliştirmektedirler. 
  • Sanayileşmiş ülkelerde yaşayan insanlar “İslam fobi” ile korkutulup, güvenlik endişesi ile pek çok temel insan haklarından vazgeçmesi sağlanmaktadır. (Her türlü haberleşmesinin kontrolü, kameralar ile bütün yaşamın gözetlenmesi gibi) 
  • Demokrasi anlayışı her ülkede değişik şekilde anlaşılmakta ve uygulanmaktadır. Genelde insanlar yöneticilerini kendilerinin seçtiğini sanmakta, fakat yaptıkları şey, önlerine çıkartılan, Yeni, dünya düzenini kontrol eden kişilerin memurlarından birini seçmekten ibarettir. Özellikle görsel basın kullanılarak siyasi liderler bir ürün pazarlar gibi gizli ve acık reklam kampanyaları ile halka pazarlanmaktadır. 
   İnsanları köleleştirmek ve bu düzen içerisinde yerini alması için kullanılan araç ve yöntemler ülkelere ve toplumlara göre bazı değişiklikler gösterse de belli başlıları şunlardır. 
  • Küçükten itibaren çocuklara kavga, savaş, mücadele ve sürekli bir çatışma öğreten bilgisayar oyunları çizgi filimler ile güç elde etmenin ve bununla diğer insanları yönetmenin en iyi şey olduğu öğretiliyor. 
  • Okullarda ise en önemli şeyin yüksek not almak olduğu öğretiliyor. Hiçbir aile çocuğunun ne öğrendiği ile ilgilenmiyor, tek ilgilenilen şey, alınan not. Bu notun alınış şekliyle de ilgilenilmiyor. Pek çok kültürde çok ders çalışana aptal inek gözüyle bakılır. Hatta bazı ailelerin şöyle dediğine tanık olmuşunuzdur “Benim çocuğum öyle zeki ki hiç çalışmadan yüksek not alıyor.” Böylece çalışmadan bir şeyler elde etmek takdir ediliyor. 
  • Bu düzen içerisinde yapılan bütün faaliyetlerin yegâne amacının çok paraya ulaşmak olduğu öğretildiğinden anne babalar çocuklarını kabiliyet ve kendi isteklerine göre değil, en çok para kazanacağını düşündükleri mesleklerde eğitim yapmak üzere yönlendiriyor. 
  • Benim ülkem gibi bazı kültürlerde aileler çocukların her istediğini yapmak, ona hiç çalışmadan pahalı kıyafetler, cep telefonu, araba almanın bir görev olduğunu zannediyor. Ben çektim çocuğum çekmesin anlayışı ile gösterilen bu yanlış anlayış ile çocuklar erken yaşta tüketim çılgınlığına alıştırılıyor. 
  • Yaygın olan bir diğer yanılgıda eğitimin sadece okulda yapılan bir faaliyet olduğuna dair oluşan yanlış inançtır. Eğitim içinde bulunulan aile, arkadaş gibi tüm sosyal çevre ile televizyon, internet, sinema gibi her türlü görsel basın tarafından yürütülen faaliyetleri de kapsar. 
  • Televizyon, film endüstrisi ve internet aracılığı ile gençler ulusal kültürlerinden kopartılıp, yeni bir kültür yaratılmaktadır. Yaratılan yeni kültürde tüketim alışkanlığı genç yaştan itibaren kazandırılmaktadır ( pahalı uluslararası markalara ait kıyafet, ayakkabı, giyme, son moda cep telefonu kullanma alışkanlığı gibi.) hamburger pizza gibi hazır yiyecekler normal yemek kültürünün yerini almaktadır. Doğadan ve doğal olan şeylerden uzaklaşma cansız varlıklara yöneliş artmıştır. 
  • İş yaşamında en önemli gücün para, paraya ulaşmanın yolunun da mevcut sistem içerisinde kendini (Bilgi ve becerisini hata ruhunu bile) en iyi şekilde pazarlamaktan geçtiğini öğrenen insanlar birbirleriyle sürekli yarış halinedir. 
  • Genç yaştan itibaren değişik bağımlılıkların (Tüketim, alkol, uyuşturucu gibi) esiri olan insanlar bunları elde edebilmek için sistemin kölesi olmaktadır. 
  • Yaratılan yeni kültür insan doğasını ve insanlar arası ilişkileri çok kötü bir şekilde etkilemektedir. (Bu konu çok önemli olduğundan ileride ayrıntılı olarak ele alınacaktır)   
  
 DEMOGRAFİK YAPI, NÜFUS GÜCÜ 
 
  Oluşturulan “yeni, dünya düzeninde” tüm insanlar ulus, millet ayrımı gözetmek-sizin piramidal bir yapıya göre yapılandırılmakta ve kontrol edilmektedir. Bu yapı dört katmandan oluşmaktadır. (Bazı komplo teorisi diye nitelendirilen teorilere göre bunun 12 katmanlı olduğu ileri sürülmektedir.)
 
   Burada ele alınan yapı herhangi bir duyum veya belgeye dayanmamakta sadece benim şahsi gözlemlerime ve kendi deneyimlere göre yaptığım bir sınıflandırmadır. Biraz aklı başında olan herkesin gözlemleyebileceği ve tüm kitap boyunca ele alınan hususları daha anlaşılabilir kılmak için yapılmıştır.
 
   Daha önce giriş bölümünde kısaca bahsettiğimiz bu kademeli yapıyı daha ayrıntılı olarak incelemekte fayda var.
 
1 nci katman (en tepedekiler) : Tüm dünyada finansı, uluslararası ticaretin önemli bir bölümünü, doğal kaynakları ve hammaddeyi ve büyük çok uluslu şirketlerin önemli bir bölümünü kontrol eden aileler bu gurubu oluşturuyor.
 
2 inçi katman (iş birlikçiler)  : Çok uluslu şirket ve finans kuruluşlarının yerli işbirlikçileri, Siyaset adamları, üst düzey yöneticiler, Askeri ve sivil toplum liderleri. (Hepsi kendi bulundukları toplumda en üst gelir gurubu içerisinde yer alırlar.)
 
3 üncü katman (Beyaz yakalılar)  : iyi eğitim almış olup, kamuda veya özel sektörde çalışan yönetim, pazarlama, mühendislik, finans gibi değişik dallarda görev alan insanlardır. Avukatlık, doktorluk, askerlik gibi değişik meslek guruplarında faaliyet gösteren insanlarda bu gurup içerisinde yer alır. (Bu guruptakilerde üst veya orta düzeyde gelire sahip insanlardır. İyi eğitimli oldukları ve daha çok masa başında ofislerde görev yaptıklarından beyaz yakalılar diye adlandırılmıştır.)
 
4 üncü katman (En alt katman) : Az eğitimli olup genelde köy ve kasabalarda yaşayan muhafazakâr din eksenli bir yaşam süren çiftçilik, hayvancılık gibi işlerle uğraşan kişiler bu gurupta yer alır. Yine şehirlerde fabrika veya ticari işletmelerde vasıfsız işçi olarak çalışan veya hamallık, inşaatlarda amelelik gibi işlerde çalışan kişilerle basit ticaretle uğraşanlarla, babadan öğrendiği berberlik, terzilik gibi meslekle yaşamını sürdüren insanları bu gurupta değerlendirebiliriz. ( Çoğunluğun gelir düzeyi düşüktür. Temel ihtiyaçlarını güçlükle karşılarlar)
 
   Bir ülkede 3ncü katman ne kadar çoksa yani beyaz yakalıların oranı ne kadar yüksekse o ülke her açıdan daha gelişmiş oluyor. (Ekonomi, Kişi başına düşen gelir, demokrasi, insan hakları gibi)  İsveç, Norveç, İsviçre, Almanya, İngiltere, Fransa Japonya gibi ülkeler buna örnektir.
 
 
 
1 NCİ KATMANIN ÖZELLİKLERİ
 
    Bu gurupta ter alan insanların genel düşünce tarzları, davranış biçimleri ve karakteristik özelliklerini şöyle özetleyebiliriz.
 
  • Diğer insanlardan uzakta şehir dışlarında yüksek duvarlarla çevrili iyi güvenlik önlemleri alınmış çok büyük saray benzeri evlerde yaşarlar. 
  • Yaşadıkları evin dışında dünyanın pek çok yerinde çok az kullandıkları veya hiç kullanmadıkları pek çok mülkleri vardır. 
  • Kendilerini hiçbir ulusa veya devlete bağlı hissetmezler. Dünya vatandaşı olduklarını düşünürler. 
  • Birbirleriyle yarış halinde çok pahalı uçak, helikopter, yat, araba gibi lüks oyuncaklara sahiptirler. Bu sahiplik ihtiyaç duymanın ötesine geçmiştir bir güç simgesi haline gelmiştir. (Binemeyeceği kadar çok sayıda lüks vasıta biriktirirler ) 
  • Bu şahıslarla ilgili normal basında veya magazin basınında hemen, hemen hiç haber yayınlanmaz. Dikkat çekmeden gözlerden uzak yaşamaya çalışırlar. 
  • Doymak bilmez bir hırsları vardır sürekli olarak her alanda birbirleriyle yarış ve mücadele halindedirler. (Aile içi çekişmeler ve diğer ailelerle yarış) 
  • Sırf onlarla hizmet eden ayrı bir sektör oluşmuştur. Giyim mağazaları, oteller, kuyumcular veya araba, yat üreticileri gibi (Elmas kaplı cep telefonu, altın tuvalet ve tuvalet kâğıdı bile imal eden var.) 
  • Bütün bu lüks yaşamın doğal olduğu çalışan herkes ulaşabilecekmiş gibi bir algı yaratılır. Böylece herkes olup biteni doğal bir olgu gibi görür. 
  • Onların inancına göre her şey ve herkes parayla satın alınabilir. Para ve sahip olunan zenginlik ihtiyaçları karşılamanın aracı olmaktan çıkmış, insanları ve insanlığı kontrol etmenin aracı haline gelmiştir. 
  • Sürekli, daha fazla kar elde etmeye odaklandıklarından, bu uğurda çevrenin kirlenmesine doğanın dengesinin bozulmasına aldırmazlar. Diğer insanlara ve tüm insanlığa zarar vermekten çekinmezler. 
  • Dünyanın tüm enerji ve hammadde kaynaklarını aralarında paylaşarak kontrol etmeye çalışıyorlar. 
  • Eskiden İngiltere’yi merkez olarak seçmişlerdi. 20nci Yüzyılın başlarından itibaren ABD’yi merkez olarak kullanmaktadırlar. 
  • ABD dolarını tüm dünyadaki alışverişte kullanılan rezerv para haline getirmişlerdir. FED aracılığı ile doları kontrol ederek tüm dünyadaki ekonomik, siyasi ve sosyal yaşamı kontrol etmeye çalışmaktadırlar. 
  • Emperyalizm (Sömürü) devlet, Şirket, Aile politikası olarak uygulanmaktadır. Tüm insanları kurulan bu düzene hizmet edecek şekilde beyinlerini yıkayıp robotlaştırmak için Para, dini inanç, örf adet kullanılmaktadır. 
  • İnsan hakları ve demokrasi gerçek amacından ve anlamından saptırılıp, baskı ve insanları kontrol etmenin aracı olarak kullanılmaktadır. 
  • Alkol, Sigara, Uyuşturucu, Seks insanları kontrol etmenin aracı olarak kullanılıyor. 
  • Her ülkede kendilerine hizmet edecek aileleri ve şahısları(Siyasi, Askeri Liderler, İş adamları, Sendika liderleri gibi) destekleyip, bunları ABD de muhtelif kurslarda eğiterek, kendi ülkelerinde gerek yönetim kademelerinde gerekse, ticarette en üst mevkilere gelmesini sağlıyorlar. 
  • Değişik finansal oyunlar ve finansal sabotajlarla ülke yönetimlerine kendilerine koşulsuz hizmet edecek parti ve gurupları getiriyorlar. Ulus devlet yöneticilerini halkına değil kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde davranmaya zorluyorlar. 
  • Ulus devletleri kendi çıkarları doğrultusunda değişik etnik ve dinsel guruplara bölmekten onları çatışma ortamına sürüklemekten çekinmiyorlar. 
  • Pek çok tıbbi araştırmalar yapan laboratuvarda insan ömrünü uzatmak için değişik araştırmalar yapılmaktadır.  Mekanik veya biyolojik insan organı üretimi için yeni teknikler geliştirilmektedir. Yakın zamanda bu zengin kişiler biyomekanik birer varlık haline gelerek 150–200 yıl beklide daha fazla yaşamanın ve insanlığı yönetmenin yolunu bulacaktır. 
  • Kurdukları vakıflar aracılığı ile bazı hayır faaliyetlerinde bulunarak ruhen rahatlama sağlıyorlar. Kamuoyu karşısında da sempati kazanıyorlar. Değerli sanat eserlerine yatırım yapmayı severler.
  
2NCİ KATMAN (İŞBİRLİKÇİLER) 
 
   Bu gurubu oluşturan insanlar her ülkedeki büyük maddi güç sahibi olan, işadamları, sanayiciler ile bazı siyasi, askeri liderler, kamuda görevli üst düzey yetkilerdir.
 
Bu guruptaki insanların karakteristik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz. 
  • Bu guruptakilerde yurt dışındaki efendileri gibi şehir dışında korunmalı özel villa veya sitelerde yaşarlar. 
  • Ülkelerinin pek çok yerinde alınmış ve çok az kullandıkları evleri vardır. (Örneğin sahil kasabası bodrumda fiyatı 500.000 Euro tutarında villaların çoğu yazın 15–20 gün kullanılmakta veya bütün yaz kullanılmadan boş durmaktadır.) 
  • Çoğunun yurt dışında özellikle ABD de evleri vardır. 
  • Çoğunun yurtdışındaki bankalarda acil durumda kullanılmak üzere gizli paraları vardır. 
  • Hepsinin pasaportu hazırdır. Bir karışıklık halinde yurt dışına özellikle ABD ye gitmeye hazırdırlar. 
  • Çocuklar özel okullarda okurlar. Üniversite eğitimini ABD de alırlar. Böylece batı yaşam biçimini öğrenmiş olurlar. Babalarının kurduğu küçük sanayi prensliklerine veliaht olarak yetiştirilirler. 
  • Tatillerinin çoğunu yurt dışında geçirirler. 
  • Mensubu oldukları ulusa karşı yabancılaşma hissederler. Onlar artık dünya vatandaşıdır. 
  • Yurt dışındaki kendilerinden daha varlıklı efendileri gibi, birbirleriyle yarış halinde çok sayıda uçak, yat, araba gibi oyuncaklara sahiptirler. 
  • Hırs ve rekabet hayatlarına yön veren en önemli unsurdur. Hep daha çok kazanma yani çok kar etme beklentisi ile çevreye ve insanlara yeterince özen göstermezler. 
  • Sadece kendilerinden güçlü olduğuna inandıkları insanlara saygı gösterirler. 
  • Çok uluslu şirketlerle ortaklıklar yapılarak, iş birliği ve dayanışma geliştirilir. (Ülkemizdeki büyük sanayi ve ticari kuruluşların çoğu yabancı ortaklıdır) 
  • Alışverişlerinin çoğunu yurt dışından veya ülkelerindeki yabancı menşeli mağazalardan yaparlar. (Onlar için kıyafet statü göstergesidir.) 
  • Sürekli paranın en önemli güç olduğu algısıyla yaşadıklarından, çok paraya ulaşmak için fazla çalışarak, sağlık sorunları yaşarlar. İlerleyen yaşlarda biriktirdiği parayla sağlığını geri kazanmaya çalışırlar. 
  • Çok paraya ulaşmak için, yasal veya yasal olmayan her türlü usul ve yöntemi kullanmaya çalışırlar. (Rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma vs.) 
  • Bütün önemli siyasi parti lider kadroları bu guruba dâhil olup, birinci guruptakilerin çıkarına hizmet edecek kişilerden oluşturulur. 
  • ABD ve NATO da açılan muhtelif kurslar ve görevlerle ülkelerin ileride üst düzeyde görev alacak askeri liderleri eğitilir. Kendi düzenine hizmet edeceğine inanılanların üst makamlara gelmesi sağlanır. 
  • Kendilerinin ve ailelerinin menfaati her şeyden önce geldiği için sürekli olarak iktidardaki partiyi desteklerler. 
  • Çoğunun evinde yurt dışından getirdikleri bayan görevliler ev işlerinde çalıştırılır. (genel ev hizmeti, yaşlı ve çocuk bakımı gibi görevlerde çalışırlar Örneğin bu işler için Amerika da Meksikalılar benim ülkemde ise Gürcistan, Özbekistan gibi diğer Türk ülkelerinden gelen bayanlar çalışır) 
  • Yurt dışındaki efendilerinin de yardımı ile görsel ve yazılı basın kullanılarak (Özellikle televizyon ve Amerikan film endüstrisi) insanlar telkin ve hipnozla robotlaştırılmakta, kendi istedikleri gibi düşünmeye ve davranmaya yönlendirilmektedir. (Bu husus ileride ayrıntılı olarak ele alınacaktır.) 
  • Dünya çapındaki mason örgütleri, Rotary ve Lions benzeri kulüpler aracılığı ile sosyal hayatı da tanzim ederler. Bu örgütler görünüşte sosyal yardım amaçlıdır gerçekte ise bu guruba giren insanlar arasındaki beraberlik ve dayanışmayı geliştirirler. Kendi yaşam biçimini yayarlar. Hatta çocuklarını bile onlara yönelik kulüpler aracılığı ile  (Junior Rotary gibi) sitemdeki görevlerine hazırlarlar. 
  • Mesleki örgütler (İTO, MÜSİAT, TÜSİAT gibi)  şeklinde örgütlenerek bunlar aracılığı ile ekonomik ve sosyal hayatta etkili olmaktadırlar. 
  • Sahip olunan servet (Maddi güç) insanları yönetmenin bir aracı haline gelmiştir. İş ortamındaki insanların ona sürekli saygı göstermesi güç tutkusunu tatmin eder. Bu çok yoğun bir duygudur. Zamanla bu özellik en önemli keyif kaynağı haline gelir. Pek çok zengin iş adamı, Siyasi veya Askeri lider sırf bu yüzden ölünceye kadar sahip olduğu makamı bırakmaz. Çoğu tatile bile çıkmaz. 
  • Bazı dini liderlerde sırf daha çok güce sahip olabilmek için yurt dışındaki efendilerine hizmet etmektedir. Dini inanç insanları köleleştirmek için kullanılmaktadır.
  
 3 NCÜ KATMAN (BEYAZ YAKALILAR)
 
   Bu guruptaki insanlar maddi güç acısından bakacak olursak orta veya üst düzey gelir düzeyine sahiptirler. Çoğu iyi bir eğitim almıştır. Mesleki olarak bir alanda uzmanlaşmıştır. Sanayi ve ticari şirketlerde veya Finansal kurum ve şirketlerde orta, üst düzey yönetici olarak veya değişik bölümlerde çok değişik sıfatlarla maaşlı olarak çalışmaktadırlar. Bağımsız olarak çalışan, doktor, avukat, muhtelif teknik personeli de bu katmanda değerlendirebiliriz.
 
   Bu katmanda yer alan insanların karakteristik özellikleri ile tutum ve davranışlarını şöyle özetleyebiliriz. 
  • Genelde şehirlerde veya büyük kasabalara yaşarlar. 
  • Çoğunlukla modern hayatı benimsemişlerdir. Kılık kıyafet ve yaşam biçimleri çağın gereklerine uygun bir yapıdadır. 
  • Teknolojik aletleri (TV, Bilgisayar, cep telefonu gibi ) yoğun şekilde kullanırlar. 
  • Çoğu ailelerinden uzak başka şehirlerde yüksekokulda okurlar ve yine başka şehirler de iş bulup çalışırlar. Böylece aile bağları zayıflar. 
  • Bazıları kendi imkânı ile bazıları ise ERASMUS gibi değişik burslarla eğitimlerinin tamamını veya bir kısmını yurt dışında değişik ülkelerde yaparlar. 
  • En az bir yabancı lisan bilirler. 
  • Oluşturulan güç odaklı medeniyette maddi gücün çok önemli bir unsur olduğunu daha okul çağlarından itibaren deneyip öğrendiklerinden bütün yaşamları boyunca çok paraya ulaşmak için mücadele ederler. 
  • Mesleki kariyer yapmak en önemli hedefleridir. 
  • Çoğunlukla kendi gurubundan birisiyle evlenirler. Az sayıda çocuk sahibi olmaya bakarlar. (Bir veya İki) 
  • Çocuklarının iyi bir eğitim alması için gayret gösterirler. 
  • Ev ve araba sahibi olmak öncelikli hedefleridir. Bunlara sahip olmak için bankalara borçlanırlar. Ömür boyu hep borç ödemeye çalışırlar. 
  • Yaşamları boyunca hep daha iyi bir araba veya daha büyük bir ev almak için koştururlar. 
  • Farkındalık düzeyi çoğunun yüksektir. İnsan haklarına saygılıdırlar. 
  • En büyük eğlence kaynağı televizyondur. Hafta sonları ve boş vakitlerinde Büyük Alışveriş merkezlerine gidip burada alışveriş yapmak ve eğlenmek en önemli etkinlikleridir. 
  • Özellikle gençler sosyal medyayı yoğun olarak kullanırlar. 
  • Yine genç ve çalışan nesil arasında hazır yiyeceklerle beslenme alışkanlığı yaygındır. 
  • Sivil toplum örgütlerine katılım ve bunlar aracılığı ile hak arama bazı ülkelerde fazla olmakla birlikte bizim ülkemizde oldukça azdır. Kısaca toplumun en örgütsüz kesimidir. 
  • Siyasi partilerin kendi sorunlarına ve ülke sorunlarına çözüm üretemediğinin farkındadırlar. Bu nedenle siyasete ve siyasetçilere iyi gözle bakmazlar. 
  • Ülke sorunlarına karşı ilgilidirler. Gazete okuyup, ülke ve dünya gündemini takip ederler. 
  • Kendilerini muhafazakâr diye nitelendirebileceğimiz bazıları din eksenli bir yaşam sürdürürler ve cemaatler şeklinde örgütlenerek toplum hayatında güç sahibi olmaya çalışırlar. Bunların göze çarpan özelliklerini şöyle sıralayabiliriz. 
— Din eksenli yaşam sürdürürler.
 
— Çoğunlukla orta sınıf esnaf ve sanayicilerdir. (Aralarında fakir yoktur.)
 
— Son yıllarda muhafazakâr bir hükümetin iktidarda olmasından istifade ederek ekonomik ve sosyal hayatta önemli kazanımlar elde ettiler.
 
— Çocuklarını cemaate ait özel okullarda okuturlar.
 
— Bazı zeki fakat fakir aile çocuklarını özel dershanelerde ve evlerde eğiterek devletin muhtelif kademelerinde görev alacak şekilde eğitim görmelerini sağlamaya çalışırlar.
 
— Yurt dışındaki Türkler arasında da örgütlenmişlerdir.
 
— Diğer Türk cumhuriyetleri ve başka ülkelerde kurdukları özel okullar ile o ülkelerdeki zengin aile çocuklarını eğitmekte böylece ileride bu ülkelerin sosyal, siyasi ve ekonomik hayatında önemli rol oynayacak kişileri kazanmaya çalışmaktadırlar.
 
—Cemaatlere ait televizyon, gazete gibi muhtelif basın yayın kuruluşu vardır.
 
— Ekonomik ve sosyal hayatta birbirleriyle dayanışma içerisindedirler.
 
— Organizasyon yapıları ve faaliyetleri açık olmadığından, toplumun diğer kesimlerinde endişe ve kuşku yaratmaktadır.
 
— Cemaat liderlerine müritleri, yandaşları tarafından peygambere yakın sıfatlar yakıştırılmaktadır. Ağzından çıkan her sözde de olağanüstü bir hikmet aranmakta emirleri tanrı buyruğu gibi tartışılmadan kabul görmektedir.
 
— Farkına varmadan yurt dışındaki Birinci gurupta yer alanların çıkarlarına hizmet etmektedirler.
 
   
4NCÜ KATMAN (EN ALT KATMAN)
  
   Genelde yukarıda da belirtildiği gibi sahip olunan maddi güce göre oluşturulan piramidal yapının en altında yer alan işçi ve köylülerin oluşturduğu guruptur.
 
   Bu gurubunda karakteristik özellikleri ve davranış biçimleri şunlardır: 
  • Çoğu ilk eğitimsiz veya ilkokul mezunudur. 
  • Çoğunlukla köylerde veya kasabalarda veya şehirlerin varoşlarında yaşarlar. 
  • Kitap, gazete okuma alışkanlıkları son derece azdır. 
  • Muhafazakârdırlar. Yaşamlarını dini inanç, örf adet ve geleneklere göre sürdürürler. (Yasalar, özellikle medeni kanun hakkında bilgileri yoktur.) 
  • Görsel kültürün yani televizyonların her türlü etkisine ve yönlendirmesine açıktırlar. 
  • Özellikle kızlar üzerinde büyük bir toplumsal baskı vardır. Erken yaşta evlendirilirler. Çoğu ilkokula bile gönderilmez. 
  • Aşiret veya aile reisi olan en yaşlı kişinin sosyal ve ekonomik hayat üzerinde etkisi fazladır. 
  • Aile içi şiddet ve tecavüz dâhil her türlü kötü muamele yaygındır. 
  • Kırsal kesimde köylerde yaşayanlar çok sayıda çocuk sahibi olurlar. ( 10–12 çocuklu aile çoktur) 
  • Çocuklarına karşı hiçbir sorumluluk hissetmezler. Eğitim sağlık gibi konuları devletin sağlamasını beklerler. 
  • Çocuklarını kendilerine ait ve ömür boyu hizmet etmekle yükümlü varlıklar (Bir nevi köle) olarak görme alışkanlığı yaygındır. 
  • Sahip oldukları tarla ve diğer maddi varlıkları çocuklarını kontrol etmede araç olarak kullanırlar. Bu yüzden çocukları arasında mal, mülk meseleleri yüzünden husumet ve düşmanlık oluşur. 
  • Büyük kasaba veya şehirlerde yaşayanlar şehrin varoşlarında hemşerilerden meydana gelen gecekondu mahalleleri oluşturarak, buralarda yaşamlarını sürdürürler. 
  • Genelde vasıfsız işçi olarak fabrika veya ticari işletmelerde çalışırlar. Önemli bir kısmı da inşaatlarda amele olarak çalışır. 
  • Büyük çoğunluğu askeri ücretle çalışırlar, iş güvenceleri azdır. Çocuklarda erken yaşta çalışmaya başlarlar. 
  • Özellikle sahte din adamlarının, üfürükçü, falcı gibi sahtekârların her türlü yönlendirmesi ve kandırmasına açıktırlar. 
  • Sağlıklı olarak beslenemediklerinden değişik sağlık sorunları yaşarlar. (Bedensel güçleri yetersizdir) 
  • Kandaşlığa bağlı bir dayanışma (Yani akrabalar arası bir dayanışma) ile toplumda güç sahibi olmaya ve varlıklarını sürdürmeye çalışırlar. 
  • Radikal örgütlerin, tarikatların propagandalarına ve kandırmalarına açıktırlar. 
  • Çoğu okul okumanın önemli olduğunun farkındadır fakat temel gereksinimlerini sağlamakta bile güçlük çektiklerinden çocukları yeterli eğitim alamamaktadır. 
  • Televizyonlar aracılığı ile evlerinin içerisine kadar giren batı tarzı renkli yaşam biçiminin çocuklarını kendilerinden koparacağı endişesi taşımaktadırlar. Bu yüzden örf ve adetlere dini bir hüviyet kazandırıp, kendi yaşam biçimini değişmez bir tanrı buyruğu gibi çocuklarına öğretmektedirler. (Bu husus değişik siyaset veya tarikat liderlerince sömürülmektedir.)
  
 
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE EKONOMİK GÜÇ 
  
    Önceki bölümlerde de bahsedildiği gibi, eskiden sadece bir değişim aracı olan paranın işlevi zamanımızda çok değişmiştir. Yine sanayi toplumsal dizgesinde yatırımın bir unsuru olan Finans günümüzde bambaşka bir hüviyet kazanmıştır. Para artık tüm insanlığı ve insanları kontrol etmenin aracı olmuştur. Oluşturulan sanal servetin milliyeti yoktur. Ulus devletlerin bu servet üzerinde kontrolleri sınırlıdır. Tam tersine bu küresel servetin sahipleri ulus devletleri kontrol etmektedir.
 
   Devlet yöneticileri ve merkez bankaları ekonomi politikalarından çok Finans politikaları ile ilgilenmeye başlamıştır. Yani devlet yöneticilerinin çoğu, ekonomi politikaları ile çalışıp, üretip tasarruf ederek servet ve refah sağlamak yerine sürekli dışarıdan borçlanarak halklarına refah sağlama yolunu seçmektedirler.
 
   Oluşturulan “yeni, dünya düzeninde” ekonomik gücün genel niteliklerini şöyle özetleyebiliriz. 
  • Gelişen üretim ve tüketim ağı ile tüm dünya ekonomileri büyük oranda birbiriyle bütünleşmiştir. Zamanla bu daha da artacaktır. 
  • Büyük ölçekli bir finansal kuruluş veya ülkede, görülen sorun tüm sistemi zincirleme olarak etkilemekte ve oluşturulan uluslararası finansal sisteme öngörülemeyen hasarlar verebilmektedir. 
  • Dolar sadece ABD’nin milli parası değil tüm dünyada uluslararası alışverişte kullanılan bir para olması nedeniyle rezerv para özelliği taşımaktadır. 
  • ABD merkez bankası olarak görülen FED milli bir kuruluş olmayıp, 7 adet özel bankanın (yani oluşturulan piramit yapının en üstünde yer alan ailelere ait) bir kuruluştur. 
  • FED in sadece başkanını adaylar arasından ABD başkanı atar. Diğer üyelerin seçimi için yetki sistemi kontrol eden ailelerdedir. 
  • FED Para üretmeye yani piyasaya yeni ABD doları sürmeye yetkili tek kuruluştur. 
  • Oluşturulan borca dayalı para siteminde ABD Hükümeti gelirlerinin dışında paraya ihtiyacı olduğunda FED’E devlet borçlanma senedi verir. Karşılığında dolar alır. 
  • ABD’nin borcu 17 trilyon doları bulmuştur. Bu Borç ABD’leri hükümetlerinin vatandaşları adına yaptığı Borcudur. 
  • Fed in alacağı kararlar tüm dünya finans sistemini etkilemektedir. Sitemdeki bu kırılganlık yüzünden herkes FED in toplantılarını ve yöneticilerinin yapacağı açıklamaları yakından takip etmektedir.  
  • Oluşturulan ekonomik düzende özellikle Kore, Bangladeş gibi Uzakdoğu ülkeleri ile Çin ucuz iş gücü nedeniyle bütün uluslararası firmaların üretim üssü haline gelmiştir. Burada üretilen emek yoğun sanayi ürünleri Başta ABD olmak üzere bütün dünyaya satılmaktadır. 
  • Özellikle ABD ve CİN arasında CHİNE-AMERİKA diye adlandırılan karşılıklı menfaat ilişkisine dayanan bir yapı oluşturulmuştur. Amerika firmaları bütün ürünlerini Çin’de yapıp Amerika da satmakta Çin de elde ettiği kazançla ABD devlet tahvili alarak mevcut yapının sürmesine destek vermektedir. Mevcut durumdan herkes memnundur. Ama ABD halkı adına hükümetler sürekli borçlanmaktadır. 
  • Uluslararası şirketlerin AR-GE bölümleri ABD ve Avrupa ülkelerindedir. 
  • Elektronik sanayi, Silah sanayi, Nükleer sanayi, Ağır makine sanayi, Otomobil sanayi, Kimya ve petrol sanayi uzay ve havacılık sanayi gibi önemli sanayiler yine ABD ve Avrupa ülkelerindedir. 
  • Özetle dünyadaki tüm ekonomik faaliyetler (Üretim ve tüketim ) Birinci katmanda yer alanların daha çok para kazanarak servetlerini arttırmalarına olanak sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Sanayileşmiş ülkeler AR-GE ile ileri teknoloji gerektiren ürünlerin üretimini yapmakta, gelişmekte olan ülkeler ise beyaz eşya, otomobil gibi ürünleri üretmektedir. Çok sayıda fazla nitelikli olmayan işçi gerektiren tekstil ise daha fakir ülkelerde üretilip tüm dünyaya satılmaktadır. 
  • AB de Oluşturduğu ekonomik birliktelikte kullanmak ve dünyada dolar gibi rezerv para özelliği kazanması için EURO’YU çıkartmıştır. Fakat AB ülkeleri arasındaki farklı Ekonomik siyasal politikalar nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. 
  • Dünyada oluşturulan Finansa dayalı ekonomik yapıyı kontrol etmek için İMF, Dünya Bankası gibi örgütler kurulmuştur. Ayrıca ülkelerin ve büyük ticari işletmelerin durumunu sürekli denetlemek ve değerlendirmek için Reyting kuruluşları oluşturulmuştur. 
  • Dünyadaki bu yoğun rekabet ortamında ayakta kalıp daha geniş pazarlar yaratabilmek için, gümrüklerin sıfırlandığı değişik ekonomik birliktelikler oluşturulmaktadır. (AB, NAFTA gibi) 
  • İnsanlar doğduğu andan itibaren ham bir metal nasıl tornada yontulup, makineyi çalıştıran bir dişli haline geliyorsa o şekilde eğitilip, bu büyük organizasyonda görev yapacak şekilde hazırlanmaktadır. Böylece bir makine parçası haline gelip robotlaştırılan insanoğlu, sisteme hizmet ettiği sürece gereksinimlerini temin edeceği parayı elde eder. (Paranın insan yaşamı ve doğası üzerine etkileri daha ileride ayrıntılı olarak ele alınacaktır.) 
  • Nüfusun büyük çoğunluğunun kırsal kesimde yaşadığı dönemlerde insanlar yeme, içme barınma gibi temel ihtiyaçlarını kolaylıkla kendi gayretleri ile karşılıyordu. Artık şehirlerde yaşayan nüfus çok artmıştır ve önümüzdeki yıllarda daha da artacağı düşünülmektedir. Şehirlerde yaşayan insanlar yeme, içme gibi en temel ihtiyaçlarını bile kendisi üretemediğinden satın almak zorundadır. Bu durum insanları sisteme daha bağımlı hale getirmektedir. 
  • Tüm dünyayı kaplayan üretim ve dağıtım zincirindeki ürünlerin tüketim yerlerinden çok uzak coğrafyalarda üretilmesi oluşturulan sistemi dışarıdan gelecek şoklara karşı hassas duruma getirmektedir. Örneğin İstanbul’daki insanların beslenmesi için her gün çoğunluğu Antalya bölgesinden binlerce kamyon sebze ve meyve taşımaktadır. Kar yağışı nedeni ile ulaşım 1-2 gün aksadığında Üretim merkezlerinde toplana ürün üreticinin elinde kaldığından fiyatı çok düşmekte İstanbul da ise fiyatlar 2-3 misli artmaktadır. Herhangi bir afet nedeniyle bu aksama günler veya aylarca olursa bu büyük felaketlere sebep olur.  
  
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE ASKERİ GÜÇ
 
      Sanayi toplumsal dizgesinde sanayileşmesini tamamlayan ulus devletler sanayilerinin hammadde ve enerji gereksinimlerini temin etmek maksadıyla dünyanın geri kalanını ele geçirmek veya kontrol etmek için, birbirleriyle yoğun bir rekabete girmiştir. Bu rekabetin sonucunda büyük askeri güçler oluşturmuşlardır. Daha da güçlü olabilmek için kendi aralarında ittifaklar yaparak iki ayrı guruba bölünmüşler ve iki kere dünyayı ele geçirmek için dünya çapında savaş yapmışlardır.
 
   Birinci dünya savaşı, yoğun ateş gücünün kullanıldığı dar bir alanda mevzi savaşları şeklinde milyonlarca insanın öldüğü büyük çatışmaların, özellikle topçu ateş gücünün yoğun şekilde kullanıldığı savaşlar şeklinde cereyan etmiştir.
 
    İkinci dünya savaşı gelişen teknolojiye paralel olarak, denizde havada ve karada daha geniş bir coğrafyada cereyan etmiştir. Karada tankların, denizlerde denizaltı ve uçak gemilerinin, havada ise her çeşit savaş uçağının kullanıldığı büyük bir teknolojik savaş yapılmıştır. Savaş cephelerle sınırlı kalmamış, gelişen uçak ve roket teknolojisi ile bütün şehir ve kasabalar etkilenmiştir. Milyonlarca insan ölmüş, Savaşa katılan ülkelerin ABD’leri hariç çoğunda şehirler ve kasabalar harabeye dönmüştür.
 
     İkinci dünya savaşından sonra oluşan iki kutuplu dünyada Sovyetler Birliği Bloğu ile ABD’lerinin önderliğini yaptığı Batı Bloğu arasında soğuk savaş dönemi başlamıştır. Rusya’nın önderliğini yaptığı VARŞOVA Askeri paktı ile ABD’lerinin önderliğini yaptığı NATO dünyanın en büyük iki askeri gücü olarak yoğun bir şekilde silahlanma yarışına girmiştir. Bu yarışın neticesinde dünyayı birkaç kez yok edecek Nükleer silah üretilmiştir.
 
    Sovyetler Birliğinin dağılması ile Komünist rejimler sona ermiş bütün bu ülkelerde Oluşturulan yeni, dünya düzenindeki yerini almıştır. Bu ülkelerde de tüm dünyada uygulanan piramidal yapı ortaya çıkmış, çok kısa sürede en tepedeki guruba hizmet edecek yeni zenginler yaratılmıştır.
 
     Gelecek endişesi ve korku insanlık tarihi boyunca egemenlerin insanları kontrol etmek için kullandığı önemli bir unsurdur.  Oluşturulan yeni, dünya düzeninde de bu yoğun şekilde kullanılmaktadır. Sovyetler birliğinin dağılması ile bu tehdit ortadan kalkmış bunun yerini radikal İslami terör örgütleri almıştır.
 
    Birinci katmandakiler dünyadaki savaş sanayinden büyük paralar kazandığından Ulus devletlerin aralarındaki tarihten gelen çeşitli sorunları kullanarak kendi çıkarları doğrultusunda silahlanmayı teşvik etmekte ve bölgesel çatışmaları desteklemektedirler.  
 
    Artık yıllarca sürecek ve büyük yıkımlara ve çan kayıplarına sebep olacak olan klasik savaşların devri kapanmıştır. Bunun yerini GNH (Gayri Nizami Harp) yeni çatışma ve savaş şekli olarak öne çıkmaktadır.
 
    ABD’leri tüm dünyadaki muhtelif üslere konumlanmış dünyanın en büyük askeri gücüne sahiptir. Bu güç diğer batılı müttefikleri ile birlikte “yeni, dünya düzeninin” askeri gücünü oluşturmaktadır. Bu maksatla Varşova paktına karşı savunma amaçlı kurulmuş olan NATO ittifakının görev tanımı değişmiş, Afganistan, Libya, Somali de olduğu gibi dünyanın sorunlu tüm bölgelerine silahlı müdahale yapar duruma gelmiştir.
 
    ABD’leri dünyanın en büyük askeri silah üreticisi, ihracatçısı aynı zamanda da en çok askeri harcamayı yapan devletidir. Bu devasa bütçe açıklarına ve borçlanmaya sebep olmaktadır. Bu şekilde davranmasının temel amacı, her açıdan güçlü olduğuna dair olan imajı sürdürmek yani reklam yaparak en önemli ihraç ürünü olan Doları dünyaya pazarlamaktır.
 
    Savaşların, yani askeri güç kullanımının amacı eskiden ulusların bir takım siyasi, ekonomik hedeflerini elde etmek olarak açıklanırdı. Bunun için ülkeler işgal edilirdi.
  Yeni, dünya düzeninin askeri doktrinine göre ise, hedef ulus devletlerde kendi çıkar ve menfaatleri hizmet edecek daha önceki bölümlerde izah edilen 2nci katmanı oluşturan siyasi parti ve gurupları iktidara getirmektir. Bunun için GNH (Gayri Nizami Harp) in değişik uygulamaları olarak ekonomik, psikolojik savaş yöntemleri uygulanır. Böylece ülkelerin kaynakları, iş gücü, yer altı ve yer üstü her türlü zenginliği sömürülür.
 
     Bu yeni savaş yönteminde bir takım yandaş ikinci kademeyi oluşturan iş adamları ile birlikte, Görsel ve yazılı basın ele geçirilir. Basın yoluyla teknolojide kullanılarak üretilen her türlü sahte bilgi ve belge ile tüm muhalefet odakları etkisizleştirilir. Yapılan yanlı yayınlarla halkın sürekli olarak beyni yıkanır ve yandaş siyasetçilerin desteklemesi sağlanır. Büyük miktarda değişik fonlarla siyasi yandaşlar bol miktarda parayla desteklenir. Bütün bu örtülü faaliyetlerde insan hakları ve demokrasi kavramları gerçek anlamlarından saptırılarak kendilerine karşı oluşacak her türlü mukavemeti etkisizleştirmek ve anti demokratik rejimleri desteklemek için kullanılır.
 
     Bu yeni savaş yönteminde hedef ülkelerde her türlü örtülü operasyonu gerçekleştirebilecek, baskın, pusu sabotaj veya suikast yapabilecek olan askeri birimler (Özel kuvvetler, SAS, SAT gibi) önem kazanmıştır. Diğer klasik savaş Araçları da bu tür operasyonlara yardımcı olacak şekilde düzenlenmektedir. Örneğin ABD’nin yeni nesil nükleer denizaltıları sığ sulara fark edilmeden yaklaşabilecek ve yüzeye çıkmadan SAT (Su altı taarruz) timini silah ve teçhizatı ile karaya çıkmasına imkân sağlayacak şekilde yapılmaktadır. İnsansız hava araçları her türlü saldırı, için yoğun olarak kullanılmaktadır. Gelecekte daha da geliştirilecektir. Nokta hedeflere atış yapabilen ve uzun mesafeler kat edebilen füzeler yoğun olarak kullanılmaktadır ve gelecekte de kullanılacaktır.
 
     Bu yeni askeri stratejide istihbarat örgütlerine çok iş düşmektedir. İstihbarat teşkilatları her türlü terör örgütünü işine geldiği konularda destekleyerek, kendi çıkarı için savaştırabilmektedir. (Suriye’de Aşırı İslami örgütlerin Esat rejimine karşı desteklenmesi gibi)   
 
    Bilgi, bilginin iletilmesi ve paylaşılması, önemli hususların saklanması mevcut yapıda önemli bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Elektronik savaş gelecekte daha da önem kazanacaktır. Şu anda bireysel ve kurumsal her türlü iletişim izlenmeye ve kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Bunun ötesinde bütün bireyleri tek, tek kontrol edip denetleyebilecek,  teknolojilerin uygulanması yakındır.
 
     Eskiden topyekûn yapılan savaşlarda, bütün ulus seferber olur, vatanı koruma veya ulusun milli menfaatleri için savaştığına inanan milyonlarca insan az bir eğitimle bu uğurda savaş alanlarında büyük bir mücadele verir, hiçbir karşılık beklemeden kendini feda ederdi. Paranın egemen olduğu Yeni, dünya düzeninde ise ordular profesyonelleşmiştir. Yani maaşlı olarak çalışan bir kamu görevlisi olarak görülürler. Orduların ve polisin haricinde Özel güvenlik şirketleri aracılığı ile maaşla çalışan büyük bir güvenlik sektörü ortaya çıkmıştır. Bunlar pek çok tesis ve şahıs korumasında, hatta askeri operasyonlarda yer almaktadır.
  
 
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE SİYASAL GÜÇ 
 
      Yeni Dünya düzeninin merkezi olan ABD de Seçimler iki partinin mücadelesi şeklinde geçmektedir. Siyasete atılan herkes kendini tanıtmak, yapacaklarını anlatmak için büyük paralar harcamak zorundadır.( Tanıtım gezileri, Mitingler, Televizyon programları büyük masraf gerektirir.) Bu nedenle bütün adaylar bağış adı altında mali destek almaktadır. Oluşturulan piramidin en üstünde yer alanlar ve Finansı kontrol eden birinci guruptakiler, ABD’lerindeki Başkanlık secimi ve diğer seçimlerde her iki parti içerisinden kendilerine hizmet edeceğine inandıkları kişileri desteklerler. Kendi menfaatlerine en uygun olan adayı sanki koka kola pazarlar gibi değişik reklam kampanyaları ile halka pazarlarlar.
 
     Halk özgür iradesini kullanarak kendisine hizmet edecek siyasi liderlerini seçtiğini zanneder. Hâlbuki önlerine çıkartılan daha önce başkaları tarafından seçilmiş adaylardan birine oy verirler. Böylece demokrasinin işlediğini zannederler.
 
      Paranın en büyük güç haline geldiği yarattığımız medeniyette demokrasi gerçek anlamından ve uygulama biçiminden saptırılmış, Piramidin en üstündekilere hizmet edecek konuma getirilmiştir.
 
    Yandaşları göreve getirme sadece siyasetçilerle sınırlı kalmamakta, üst düzey kamu görevlileri de Yeni Dünya Düzenine hizmet edecek kişilerden oluşturulmaktadır.
 
    ABD deki bu uygulama bütün ülkelerde benzer şekilde O ülkelerdeki piramidin ikinci katmanında yer alan kişilerce gerçekleştirilmektedir. Bütün ülkelerde Yeni Dünya Düzenine hizmet edeceğine inanılan kişiler iktidara getirilir. Hükümetler çok uluslu şirketlerin menfaatlerini koruyarak, onlara hizmet ederek, kendi halklarına daha iyi bir yaşam sağlayacaklarına inandırılır.
 
     Bütün Siyasi Partiler birbirine benzeyen parti programlarına sahiptir. Herhangi bir yeni, ekonomik, siyasi, sosyal model ortaya koyabilen yoktur.
 
    Bir ülkenin başında halkına zulmeden bir hükümdar olması, demokrasi ve insan haklarının ayaklar altına alınmasına aldırmazlar. Yeter ki baştaki lider kadro onlara hizmet etsin.
 
    Piramidal yapıdaki 3ncü kademedekilerin daha fazla olduğu ülkelerde (İsveç, Finlandiya gibi) insan hakları ve demokratik uygulamalar daha gelişmiştir. 4ncü kademedekilerin fazla olduğu ülkelerde ise demokrasi maalesef uygulanamamaktadır.
 
    Demokrasinin oluşması için herkesin toplumsal hayatta sorumluluk alması, Sivil toplum örgütlerinde görev alarak, her türlü haksızlığa ve yanlış uygulamalara karşı mücadele etmesi gerekir.
 
     
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE COĞRAFİ GÜC
 
     Jeopolitik ve jeostratejik öneme sahip olan coğrafyalardaki siyasal ve sosyal yapıyla yakından ilgilenirler. Buralardaki ulus devletlerde yeni, dünya düzenine hizmet edecek olan siyasi partileri ve liderleri başa getirmek için ayrı bir özen gösterirler.
 
     Dünya üzerinde petrol ve doğalgaz gibi önemli enerji kaynakları ile hammadde kaynaklarına sahip olan coğrafyalardaki siyasal rejimleri de kontrol ederler.
 
    Yeni Dünya düzeninin Orta doğudaki savunucusu İsrail’dir. Bu bölgedeki bütün askeri ve siyasal olaylar İsrail devletinin menfaatlerine göre düzenlenir.
 
    Çok uluslu şirketler aracılığı ile uzun vadeli yapılan antlaşmalarla dünyadaki bütün petrol doğalgaz gibi enerji kaynaklarını ve değerli madenleri ile bunların ticaretini kontrol ederler.
 
    Uzay ve deniz dipleri de çok uluslu şirketler aracılığı ile paylaşılmaktadır.
 
    Süveyş kanalı, panama kanalı gibi deniz ticaretinde önemli olan kanal ve geçitlerdeki rejimlerin de mevcut düzene hizmet etmesine ayrı bir önem verilir. 
 
 
 PSİKO SOSYAL VE KÜLTÜREL GÜÇ
 
     Tüm insanlık tarihi boyunca güç odaklı yaşam süren insanoğlu, eğitim ve öğrenimin, önemli bir güç unsuru olduğunun farkındadır. Fakat iyi bir eğitim artık oldukça pahalıdır. Sanayide makineleşme arttıkça yeni iş imkânları çoğalmamakta azalmaktadır. Bu da insanlar arasında iyi bir eğitim yapabilme konusunda yoğun bir rekabetin oluşmasına yol açmaktadır.
 
     ABD’leri her yıl yurt dışından çok sayıda yabancı öğrenciyi kendi okullarında okutmakta böylece kendi yaşam biçimine göre eğittiği gençler aracılığı ile kendi kültürünü tüm dünyaya yaymaktadır.
 
     Televizyon ve Film sanayisi kullanılarak Batı yaşam biçimi bütün dünyada özendirilip, yaygınlaştırılmaktadır.
 
    Yeni, dünya düzenindeki tüm dünyayı etkisi altına alan batı tarzı yaşam biçiminin özellikleri şunlardır:
 
  • Para sadece alışveriş aracı olmaktan çıkmıştır. İnsanlar para ile bütün gereksinimlerini karşılayabileceğine inandırılmaktadır. 
  • İnsanlar Kurulu düzene iyi hizmet ettiği sürece paraya ulaşır. 
  • Erken yaşlardan itibaren herkes tüketime alıştırılmaktadır. 
  • Herkes ev ve araba sahibi olmak için gayret sarf eder. Bunları almak için borçlandırılır. Ömür boyu borç ödemeye çalışırlar. 
  • Ev ve arabası olanlarda sürekli olarak daha iyi bir araba veya ev almak için koşullandırılır. 
  • Seks yaşamın her aşamasında insanları yönlendirmek ve kontrol etmek için kullanılır. 
  • Alkol, sigara, uyuşturucu kullanımı yaygındır. 
  • Bireysel hak ve özgürlükler titiz bir şekilde korunur. Bireyselliğin aşırı derecede artması aile içi ilişkileri ve diğer insanlarla olan ilişkileri etkilemektedir. Aşırı derece bireyselleşen insan bütün ihtiyaçlarının sistem tarafından para karşılığında karşılanacağına inandırılır. 
  •  Nüfusun büyük bölümü şehirlerde yaşadığından doğadan kopuş, çansız varlıklara yöneliş hızlanmıştır. 
  • İnsanların büyük bölümü düşünme ve sorgulama becerilerini kaybetmiştir. 
  • Televizyon en önemli eğlence aracıdır. Akşamları herkes zamanının büyük bölümünü onun karşısında geçirir. 
  • Televizyon aynı zamanda insan düşünce tutum ve davranışlarına yön veren, en önemli alettir. Bu özelliği ile zihin kontrolü ve hileyle yönlendirme yapılarak tüm insanlık robotlaştırılmaktadır. 
  • Pizza, Hamburger gibi hazır yiyeceklerin tüketimi normal ev yemeklerini yerini almaktadır. 
  • Büyük devasa alışveriş merkezlerini her yerde açarak insanların eğlenme, sosyalleşme ihtiyaçları karşılanmaktadır. Herkes boş vakitlerinde buralara doluşmaktadır. 
  • Sayısal, spor toto gibi Talih oyunları ile insanlara zengin olup istediği her şeyi yapabileceğine dair umut verilmektedir. 
  • Bütün inanç sistemleri değiştirilip insanları kontrol etmek, sisteme dolayısı ile kendilerine hizmet edecek robotlar haline getirmek için kullanılmaktadır.  
   ABD’leri Piramidin en üstünde yer alanların uzun vadeli planlarına göre ilgilendikleri ülkelerden her sene binlerce insanı göçmen olarak almakta ve Amerikan vatandaşı yapmaktadır. Daha sonra bunları kendi ülkelerinde kendine hizmet edecek şekilde kullanmaktadır. (Bazıları kendi ülkelerine gönderilip, bakanlık, başbakanlık bile yaptırılmaktadır.)
 
  
 
 YENİ, DÜNYA DÜZENİNDE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GÜÇ
 
     Bilimsel araştırmalar oldukça pahalıdır. Bu nedenle bilimsel araştırmaların büyük çoğunluğu Çok uluslu şirketler tarafından onlara ait laboratuvar ve tesislerde yapılmaktadır. Yani piramidal yapının en tepesinde olanlar tarafından kontrol edilmektedir. Kendi çıkarları doğrultusunda, en çok kar elde edecekleri ürünü yine kendilerince uygun görecekleri zamanda piyasaya sürüyorlar.
 
    En önemli teknolojik araştırma ve geliştirme faaliyetleri Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyada birkaç merkezlerde toplanmıştır. Dünyanın pek çok ülkesinden bilim adamları yüksek ücretler ödenip iyi bir yaşam karşılığında bu merkezlere toplanmaktadır.  Ulus devletler ise kıt imkânlarla, sınırlı sayıda AR-GE faaliyeti yürütebilmektedir.
 
    Şirketler veya değişik fonlar aracılığı ile üniversitelerde pek çok bilimsel gelişme ve araştırma finanse edilerek kontrol edilmektedir.
 
    Teknoloji aynı zamanda insanları kontrol etmenin, onları robotlaştırmanın bir aracı haline gelmiştir. İnsan doğası, vücudun ve beynin çalışma şekli üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar ve keşifler başlangıçta sadece ürün satmak için kullanılmıştır. Zamanımızda ise insanları kontrol etmek onları kendi istekleri doğrultusunda yönlendirilmek için kullanılmaktadır. 

Devam etmek için tıklayın..

Yorumlar - Yorum Yaz