• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Mustafa YALINÇ

2. GİRİŞ

      İnsanlık tarihi boyunca insanın fiziksel yapısı geliştiği gibi, zihinsel ve ruhsal yapısı da değişmiş ve gelişmiştir. Eskiden sadece kendi varlığının ve yakın çevresinin farkında olan insanlar artık tüm dünyada olup bitenle ilgilenmekte dünyanın uzak bir köşesinde olan kronik bir düzensizliğin veya felaketin kendi yaşamını veya çocuklarının yaşamını etkileyeceğinin bilincine varmaktadır.
    
    Teknolojideki gelişmelere bağlı olarak küresel anlamda büyük bir medeniyet yaratmanın eşiğindeyiz. Fakat hala dünyanın pek çok yerinde insanlar yeme içme barınma gibi temel ihtiyaçlarını bile güçlükle karşılamaktadır. Güç odaklı medeniyet yaratıldığından gücü elinde bulunduran kişi veya guruplar tarafından her türlü insan hakkı çiğnenmektedir.
 
   İnsan anne karnında hayat bulduğu andan itibaren sürekli olarak, eğitiliyor. Varlığını sürdürebilmek için, içinde bulunduğu fiziki ve sosyal çevreyi öğrenmeye ve ona uyum sağlamaya çalışıyor.  Dünyaya geldiğinde etraflarını saran fiziki ve sosyal çevrenin süratle değiştiğini gören insanlar, bu değişimden paniğe kapılmaktadır.
 
   Tüm dünyayı etkisi altına almaya çalışan “BATILI YAŞAM TARZI”  Başlangıçta insanlığa huzur ve refah ile buna bağlı olarak mutluluk getireceği düşünülmüştür. Fakat bu yaşam tarzı uygulamada çok uluslu şirketler ve onların çıkarlarına hizmet edenlerin doymak bilmez açgözlülükleri ve dünyanın kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanma arzusu ile yozlaşmıştır.
 
   Batılı yaşam biçiminin özellikleri şunlardır:
 
  • Parayı en büyük güç, insanları ve insanlığı kontrol etmenin aracı olarak kullanıyor.
 
  • Bu yaşamın tek olduğu ve hesap verilecek yüce bir varlık olmadığı inancı her gün daha fazla yaygınlaşıyor. Bu da insanları her türlü, etik ve ahlaki yönden zayıflığa sürüklüyor. 
  • Sadece alınan polisiye tedbirler ve ceza alacağım endişesi insanların doğru ve dürüst davranmasını sağlıyor. 
  • Güce dayalı bu medeniyette herhangi bir nedenle, doğal afet (Katrina kasırgası gibi) veya toplumsal büyük olaylar nedeniyle, devlet hâkimiyetini kaybettiğinde insanlar her türlü vahşeti yapmaya meyilli oluyor. 
  • Demokrasi gerçek anlamından saptırılıyor. İnsanların kolay yoldan sürekli daha çok paraya ulaşma isteği ile demokrasi tahrip ediliyor. 
  • İnsan hakları kavramı gerçek anlamından saptırılarak, insanın doğası değiştirilip, köleleştirilmekte kullanılıyor. 
  • Aşırı bireyselleşen insan yalnızlaşmaya, doğadan ve evrenden kendini soyutlamaya başlıyor. Böylece insanlar daha kolay kontrol edilip, robotlaştırılıyor.
 
   Batılı yaşam tarzına göre güç odaklı olarak yaşayan insanların yaşamını 4 evreye ayırabiliriz.
 
  • Okul öncesi dönem: Aile ve yakın çevredeki akrabalar tarafından çocuk eğitilir.  Neyi yapıp yapmayacağını, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, ailenin koyduğu kurallarla öğrenir. Yalanın ne olduğunu bilmeyen çocuk, kandırılmaya bu dönemde daha açıktır. 
  • Okul dönemi: Artık aileden çok devletin kurduğu eğitim sistemi ile sosyal medyanın (televizyon, internet, sinema) eğitimdeki rolü artmıştır.  Bireyselliğin ön plana çıkartıldığı bu dönemde insanlar, emperyalist düzende yer alacak, bir dişli gibi yetiştirilmektedir. Doğadan ve kendi varlığından kopartılan insan robotlaştırılmaktadır. 
  • Çalışma hayatı: İş hayatının kurallarını emperyalist inanç sistemi belirlemektedir. Emperyalist düzen kendisine iyi hizmet edenleri, güzel araba, ev gibi bir takım oyuncaklarla mükâfatlandırmaktadır. Oluşturulan toplumsal piramidin en üstünde mutlu bir azınlık yer almaktadır. Herkes bu piramitte yükselebilmek için gayret sarf etmektedir. 
  • Emeklilik hayatı: Aktif çalışma hayatını bitiren insanlar, sistemin kendilerine sunduğu televizyon, bilgisayar, gibi oyuncaklarla kendilerini oyalamaktadır. Sosyal piramidin üstlerinde yer alanlar ise sahip oldukları gücü kullanarak insanları kontrol etmeyi ölünceye kadar sürdürmektedir.
 
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellikler düşünme, alet kullanma, geleceği hayal edebilme, öğrenme ve kendini geliştirme becerileridir. Öğrenme anne karnında başlayıp, ölünceye kadar devam eden bir süreçtir.
 
    Yaşadığı hayat insanları değişik farkındalık düzeylerine ulaştırır. Bunları 4 guruba ayırabiliriz.
 
     1 inci aşama: Kendi biyolojik varlığının farkında olma hali
 
     2 inci aşama: İçinde bulunduğu fiziki evrenin farkında olma hali.
 
     3 üncü aşama: İçinde bulunduğu fiziki ve sosyal evrenin farkında olma hali.
 
   4 üncü aşama: Kendi bedensel ve ruhsal varlığı ile tüm evrenin farkında olma ve evrenle bütünleşme hali.
 
          Yaşamın amacı farkındalık düzeyini arttırmak ve 4ncü kademe farkındalık düzeyine ulaşmak olması gerekirken bu amaçtan uzaklaşan insanların büyük çoğunluğu güç odaklı batılı yaşam tarzına göre yaşadığı için 2nci kademe farkındalık düzeyini geçemiyor.
 
          Herkes kendine içinde bulunduğu toplumun öğretisine bağlı olarak değişik bir yaşam amacı, ahlaki ve dini değerler ediniyor. Yaşamını da buna göre sürdürüyor.
 
   “İnsan hakları ve sorumlulukları” nın çok değişik coğrafyalarda yaşayan değişik din, dil ve kültürdeki insanların anlaşacakları ortak bir değerler bütünü olarak tüm dünyada kabul görüp uygulanması gerekir.
 
   Bütün insanları ahlaki ve sosyal olarak birbirine yakınlaştıracak, insanların ve tüm insanlığın farkındalığını bir üst düzeye taşıyacak, dünyada huzur ve barışın sağlanacağı ortak değerlere ihtiyaç vardır. Bu ortak değerler, “katılımcı demokrasi” ile “insan hakları ve sorumluluklarıdır”.
 
   Demokrasi ve insan hakları bir yaşam kültürü haline getirilip, küçük yaştan itibaren insanlara öğretilmelidir. Eğitim sisteminin her aşamasına bu konu eğitime dâhil edilmelidir.
 
   Oluşturulacak insan hakları ve sorumlulukları tüm insanlığı kapsamalı, Hiçbir dini inanış, örf, adet ve davranış insan haklarına aykırı olmamalıdır. Özellikle dini inanışı kullanarak toplumlar üzerinde güç sahibi olmak isteyenlere engel olmak çok önemlidir.
 
   Eskiden birbirinden uzak topluluklar, uzunluğu, ağırlığı ölçmek için muhtelif ölçü birimleri kullanıyordu, Artık tüm dünyada uzunluk ölçüsü ve ağırlık ölçüsü standarttır. Tüm dünya bu konuda anlaşmıştır. Aynı şekilde, ‘katılımcı demokrasi’ ve ‘insan hak ve sorumlulukları’ da bir gün tüm dünyada tüm insanlık tarafından iyi anlaşılıp, kabul görecek ve uygulanacaktır. 

Devam etmek için tıklayın..

Yorumlar - Yorum Yaz