3. İNSAN HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ
İnsan haklarının tarihi binlerce yılı kapsamaktadır. Kaydedilmiş tarih dinsel, kültürel, felsefi ve yasal anlamda gelişme göstermiştir. İnsan hep daha iyi bir yaşama ulaşmanın gayreti içerisinde olmuştur. Pek çok dini metin ve antik belgeler ortaya çıktığı dönemde insanlara daha uygar ve iyi yaşam öngören hususlar ve kavramları içermektedir.
İnsan haklarındaki bütün gelişme ve iyileşmeler, pek çok teknolojik, bilimsel gelişmenin yanında sosyal, ekonomik sorunlar ve mücadeleler neticesinde olmuştur. İnsanlık bu uğurda ağır bedeller ödemiştir ve ödemeye devam ediyor.
Yazılı tarih acısından en önemlilerini şöyle sıralayabiliriz:
Magna Carta: Latince Büyük ferman 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir. Bu belge ile kral ilk defa kendi yetkilerini kısıtlamış, halka bazı hak ve özgürlükler vermiştir.
Tabi kral durup dururken kendi yetkilerinden vazgeçmemiştir. Olaylar şöyle gelişmiştir.
1200’lerin başında tahta çıkan kral yurtsuz John ülkeyi kötü yönetmiştir. Bir yandan Fransa ile savaşırken Diğer yandan ağır vergiler yüzünden baronlarla arası bozulmuştur. Kilise ile de arası açılan kralı Papa aforoz etti Fransa’ya da yenilen kral Baronlarla anlaşmak zorunda kaldı ve onların istediği Magna Carta (Büyük Hürriyet) isimli belgeyi imzaladı.
Vatandaşların özgürlüklerini belirlemekten çok, toplum güçleri arasında bir denge kuran Magna Carta, kralın sonsuz olan yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlamıştır. Magna Carta’nın 39. maddesi, fermandaki en önemli ifadelerden biridir. Bu madde sayesinde günümüz hukuk sisteminin temelleri atılmıştır. Söz konusu madde aşağıdadır.
“Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır
Amerikan bağımsızlık bildirgesi: Amerika kıtasında gelişip zenginleşen 13 koloninin Büyük Britanya Krallığından Ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettikleri belgedir. ‘2 Temmuz 1776 de imzalanmış ve 4 Temmuzda ilan edilmiştir.
Bu bildirgenin ortaya çıkmasında da yaşanan büyük sosyal ve ekonomik değişimler önemli bir rol oynamıştır. Amerika kıtasına gelen ilk yerleşimciler zaman içerisinde gelişmiş ve kendi zengin sınıfını yaratmıştır. Oluşturulan koloniler İngiltere’ye sürekli olarak vergi ödüyordu bundan kurtulmak böylece daha çok zenginleşerek daha iyi bir yaşam sürme isteği ile Amerikan bağımsızlık hareketi başlamıştır.
Bağımsızlık Bildirgesinde şu sözler yer almaktadır:"Bütün insanların eşit yaratıldıklarına; yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz".
Bu belgede ifadeye kavuşan yönetim ilkeleri için Thomas Jefferson şöyle demiştir:
Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir, bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve refahını arama hakları yer alır, bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükümetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak o halkın hakkıdır.
Fransız İnsan ve yurttaş hakları bildirisi: Sanayi devrimi ile gelişen ticaret ve üretim olanakları ile maddi güce sahip fakat asalet unvanı bulunmayan bu nedenle yönetimde söz sahibi olmayan yeni bir sınıf ortaya çıktı (Burjuva) . Fransa da kötü yönetim ve asillerin aşırı lüks harcamaları nedeni ile özellikle Paris gibi büyük şehirlerde insanlar büyük bir yoksulluk içinde yaşıyordu salgın hastalıklar ve kötü yaşam koşulları nedeni ile insan ölümleri çok arttı.
Matbaa sayesinde yeni düşünce ve fikir akımları süratle halk arasında yayılmaya başladı. Yeni oluşan burjuva sınıfının da desteği ile asillerle karşı duyulan kin ve nefret arttı. Neticede özellikle Paris’te büyük halk ayaklanması oldu ve asillerin büyük çoğunluğu katledildi. 1789 Fransız devrimi diye bilinen bütün bu olayların ardından oluşturulan meclis tarafından “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” kabul edilmiştir ve 1791 de düzenlenen anayasaya önsöz olarak eklenmiştir.
Bildiri; insanların özgür doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini, insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu, her türlü egemenliğin esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını söylüyordu. Bunun yanında devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu, hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını ortaya koyuyordu.
Fransız ihtilali ile birlikte önce Avrupa da daha sonra bütün dünya da insan hakları ve millet olma bilinci süratle yayılmış ve “Ulus devletler” ortaya çıkmıştır.
Devam etmek için tıklayın..
Yorumlar -
Yorum Yaz